Yakın dönemlerde çok sık karşılaşılan yeni dünya düzeni, küreselleşme, dünyaya açılma, yeniden yapılanma gibi kavramlar özellikle sanayi sonrası bilgi toplumlarını ifade etmede sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu değişim, insanın yalnızca maddi koşullarında kalmamakta, daha da önemlisi onun düşünce yapısını etkileyen bir süreç izlemektedir. Bu kavramların temeline bakıldığında bilgi kavramının önemli bir belirleyiciliğe sahip olduğu bilinmektedir. Bilim ve teknolojideki gelişmelere koşut olarak toplumsal yaşamda meydana gelen değişmeler eğitime duyulan ihtiyacın önemini artırmıştır.
EĞİTİM SEKTÖRÜNDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ VE VERİMLİLİK
Son yıllarda bilginin bu derece önem kazanması, bilginin işlenme sürecini etkileyen eğitim kurumlarına daha fazla sorumluluk vermiştir. Eğitime önem vermek, eğitimde çağın gereklerine uygun niteliklere sahip öğrenciler yetiştirmek, yani eğitimde kaliteyi yakalamak demektir.
Bugün kalite kavramı sadece ürün veya hizmetin kalitesi olmaktan çıkmış, yönetimin kalitesi olarak daha geniş anlamda kullanılmaya başlamıştır. Kalite artık teknik bir kavram olmaktan da çıkmış, stratejik bir kavram haline gelmiştir ve müşteri tatminiyle denk bir formülde anılmaya başlamıştır.
Kalite olgusu insanlık tarihi kadar eski olduğu halde işletmelerde kalite olgusu görece daha yakın bir tarihi ifade eder. Bunu da Endüstri Devriminden önce ve sonra olarak değerlendirebiliriz.
Endüstri Devrimi’nden bugüne kadar ekonomik ve sosyal gelişme ve değişmeler işletme yönetiminin sosyal sistem içindeki önemini son derece artırmış ve bir yönetsel devrimden söz edilir olmuştur Bu devrimin en son aşaması insan yönetimi ve yönetime katılım şeklindedir. Bu şekilde artık yönetimin sadece sistem ve tekniklerle değil insan faktörleri ve değişkenleri ile başarıya ulaşabileceği görüşü önem kazanmıştır. İnsan faktörünün önem kazanmasıyla, insanın tatmini de en önemli unsurlardan biri olmuştur. Çağdaş yönetim düşüncesi olarak adlandırılan Toplam Kalite anlayışında odak, müşteri -insan- dır ve insana uyumlu süreçleri sentezleyebilen bir felsefeyle şekillendirilmiştir.
Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarıyla yönetim anlayışında müşteri odaklılık sürekli iyileştirme, toplam katılımcılık ve toplumsal sorumluluk olarak temelde dört yenilik ortaya çıkmıştır İşletmelerin ve kurumların değişime kayıtsız kalmaları halinde çözülme sürecine gireceklerini anlamaları, dünyada duvarların yıkılması ve rekabet, iletişim devrimi, teknolojik yenilenme, ekip çalışması, müşteri egemenliği, vizyon, öğrenme gibi akımlar ve kavramlar TKY’nin doğuşuna zemin hazırlamıştır.
Toplam Kalite Yönetimi kavramı, tüm süreçlerin, ürünlerin ve hizmetlerin tam katılım yoluyla geliştirilmesi, iç ve dış müşteri bağlılığının yaratılmasının sağlanması amacıyla işletmede alınan sonuçların sürekli iyileştirilmesine dayanan, müşteri beklentilerini herşeyin üzerinde ve öncesinde tutan ve müşteri tarafından tanımlanan kaliteyi, organizasyondaki tüm faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ürün ve hizmet bünyesinde oluşturulan modern bir yönetim biçimidir. TKY işletmenin uzun zaman hayatta kalmasını sağlayan, etkinliği ve verimliliği artıran bir yaklaşımdır. TKYnin benimsenmesiyle kuruluşlar birçok alanda yarar sağlayacaktır
Toplam Kalite Yönetimi’ni etkileyen en önemli faktör insan faktörüdür. İnsanı, eğitim sisteminin en stratejik alt sistemi olan okul örgütleri yetiştirmektedir. Okul örgütlerinin çıktısı olan insanın istenen düzeyde yetişmemesi, sadece bireyin kendisini ve yetiştiği okulu değil, aynı zamanda diğer örgütleri de etkileyecektir. Çünkü eğitimin çıktısı olan insan, her örgütün ihtiyaç duyduğu insangücü girdisini oluşturacaktır. Bundan dolayı toplumun kalite konusunda en duyarlı olması gereken örgüt eğitim örgütleridir.
Çağdaş eğitim çok yönlü katılımcı yaratıcı ve duyarlı insanı yetiştirmeye yönelik bir eğitim biçimidir Başka bir deyişle, çağdaş eğitimin amacı, bireyin yalnızca zihinsel olarak değil, bedensel, sosyal ve duygusal yönlerden de bir bütün olarak gelişimini sağlamaktır. Çağdaş eğitimde bireysel farklılıklara, kişinin istek ve ilgilerine önem vermeli onu yetişkin ve iş hayatına daha hazır hale getirebilmek için çaba göstermelidir
Şüphesiz çağdaş eğitim bir durağanlık değil, bir devingenlik mantığının egemen olduğu bir anlayışı ve uygulamaları gerektirir. Bunun için çağdaş koşulların oluşturulması gerekir. Bu nedenle, eğitim örgütleri daha dikkatle ve titizlikle ele alınmalı ve incelenmelidir.